Annem ve babam, amcamları ziyarete gittiler. Dönüşte bize memleketten getirdikleri arasında; "bestel" vardı. Pekmezle yapılan bir tür reçel; bestel. Birden çocukluğum gözümün önüne geldi ve bilinç altından görüntüler çıkıverdi ortaya. Anneannemin bahçesinde kaynayan pekmez kazanından çıkan kokuyu duyar gibi oldum.
Çocukluğumda, her yaz tatilinde köye giderdik. Hem anneannem, hem de babaannem Denizli'ye bağlı Bekilli ilçesinde yaşardı.:(( İkisi komşu idi ve ikisinin de üzüm bağları vardı. Bağ bozumu geldiğinde, üzümler keleter adı verilen büyük sepetlere kesilerek toplanırdı. Eve gelen üzümler, çuvallara konur, çuvalların ağızları bağlanırdı. Her mahallenin köşesinde, yerden bir metre kadar yüksek, elle oyulmuş kare masa büyüklüğünde oluklu taşlar vardı. Taş güzelce yıkanır ve çuvallar üzerine alınırdı. Temiz çizme giymiş bir kişi çuvalları çiğnemeye başlardı. Taşın oluk kısmına konan kovaya üzüm suyu yavaş yavaş dolar, dolan kova kazana aktarılırdı. Tüm üzüm sıkıldıktan sonra, şıra bir taşım kaynatılıp pekmez toprağı eklenir ve çökmeye bırakılırdı. Üzümlerin posası da atılmaz, kışlık sirke yapılırdı.
Üzüm suyunun içindeki tortu, pekmez toprağının yardımıyla dibe çökerdi ve geriye pırıl pırıl bir şıra kalırdı. Anneannem eline aldığı derin bakır tasla, dikkatlice üzüm suyunu başka bir kazana aktarırdı. Kazan odun ateşinin üzerine alınırdı. Uzun saplı, özel yapılmış tahta kaşığı ile kazanı sürekli karıştırırdı ki pekmez dibini tutup yanık kokmasın.
Bu arada kabak, karpuz kabuğu, kelek, ayva dilimleri pekmezin içine atılmak üzere hazırlanırdı. Karpuz kabuğunun yeşil kısmı soyulur, beyaz kısmı dilimlenir, keleğin içi temizlenir. Ayvaların çekirdekleri temizlenip dilimlenir. Kabaklar soyulup dilimlenir. Bunlar kaynayan pekmez kazanına atılır ve pekmezle birlikte kaynatılırdı. Meyveler pekmezin içinde pişer ve reçel gibi tüketilirdi. Bizim orada buna "bestel" denir. Halen, az miktarda da olsa yapılıyor.
Evde böyle bir şey yapmak mümkün mü hiç denemedim. Bir gün denersem mutlaka paylaşırım. Size tavsiyem; çevrenizde pekmez kaynatanlar varsa, atın içine keleği, karpuz kabuğunu, ayvayı ve bekleyin ortaya çıkacak olan güzelliği. :))
2 yorum:
Ellerinize sağlık çok güzel bir anlatımla yazmışsınız. Benim Çocukluk ve gençlik yıllarım memleketim Muğla'da geçti Benim Anneannemlerde aynı şekilde yaparlardı ve başında beklerik bestel yiyeceğiz diye. Pekmez kazanlardan saklama kaplarına alındıktan sonra biraz kazanda bırakılır kazanın içinde yoğun ve koyuca kalan pekmez bulaşığı sulandırılıp nişastayla ve unla muhallebi gibi bişirilir sicimlere dizilmiş ceviz,badem buna birkaç defa batırılıp çıkarılır ve asılarak kurutulur cevizli sucuk yapılırdı. artan muhallebi tepsilere dökülür dondurulur ve sonra baklava gibi kesilir bezler üstünde kurutulur unlanıp kışın kuru yemiş ve çerezlerle birlikte aile ve eş dost sohbetlerinde yenirdi buna da köftür denilirdi çok severdim şimdi bilen yapan yok gibi.
Sevgili Nursel Hanım, siz de ne kadar güzel anlatmışsınız. Çocukluğumuzun lezzetleri hala damaklarımızda duruyor demek ki. Ne yazık ki artık bunların tümü tek tek yok oluyor ve yerini fabrikasyon uzun ömürlü gıdalar alıyor.Dilerim bu güzel geleneklerimiz hiç sona ermez.
Yorum Gönder